2009 yılında kurulan ve Turknet Ana Bayisi olarak faaliyet göstermekte olan bir şirkette 3 arkadaşımla beraber ortaktık. Sadece ve sadece kurumsal firmaların telefonlarını Turknet tarifelerine geçirmekti işimiz. Bizim için başlangıç yılları oldukça zordu çünkü, telekomünikasyon sektöründe kanun gereği bir şirketin sadece şehirler arası ve milletler arası ses trafiğini alabiliyorduk, şehir içi görüşmeler ve sabit ücret hakim operatörün hakimiyetindeydi. Daha sonra şehir içini de alabilmeye başladık. Bu sefer tüm ses trafiği bizden, sabit ücret hakim operatörden fatura edilmeye başlandı.

Tam bu esnada hem şirket ortağımız, hem de Genel Müdürü’müz olan arkadaşımız kendisine verilen bir kitaptan Amerika Birleşik Devletleri’nde telekomünikasyon sektöründe Excel Telecom adlı şirketin sadece network marketing yolu ile telekomünikasyon hizmetlerini pazarlayarak nasıl bir dev haline geldiğinin hikayesini anlatan kitabı okudu ve biz de Turknet’e bu projeyi götürdük. Aylar süren bir çalışma sonrasında bu pazarlama yöntemini hayata geçirdik.

Ancak takip eden 14 ay içerisinde hem ortağımız hem de Genel Müdürümüz olan arkadaşımız, sadece 3 seminer yapıp, topu topu 138 iş ortağı edindikten sonra, bize başka bir proje ile geldi. Turknet gibi biz de operatör olalım dedi, alternatif operatör olmak için gerekli lisanlar BTK tarafından sıfırlanmıştı, artık lisans bedava idi.

Bu yeni projenin finansman modeli üzerindeki fikir ayrılığı 4 ortaktan birinin ayrılmasına sebep oldu.

Ben bu süreçte yeni bir alternatif operatör ve yeni bir telekom markası yaratmaya çalışmanın ne kadar zorlu ve uzun bir yol olacağı, ilaveten Sabancı Holding, Koç Holding, Borusan Holding, Yıldız Holding (Ülker) gibi devlerin bu sektörden çekildikleri düşüncesi ve endişesi içindeydim.

Ben devam ettim ama Turknet satışlarının devam etmesini istiyordum. Zaten 425 civarında kurumsal bir portföy edinmiştik, küçük-büyük yüzlerce müşterimiz ve bu kurumsal portföyden düzenli bir gelirimiz vardı.

Diğer iki ortağım biz kendimiz operatör olacaksak, rakibin ürününü niye satalım düşüncesindeydiler ve böyle düşünmekte de haklıydılar. Ancak hem ortağımız hem de Genel Müdürümüz olan arkadaşımız yeni operatörün kesinlikle kurumsal müşterisi olmayacağını, sadece ve sadece bireysel müşteri, yani sadece ev telefonlarını yapacağını söyleyince şirketin genel stratejisi hakkında ciddi bir fikir uyuşmazlığı içerisine girdik.

Netice olarak ben iki şirkette sahip olduğum hisselerimi ortaklarıma devrettim, karşılığında da Telekom Net İletişim Hizmetleri’ni kurarak, 3’lü bir protokol ve Turknet’in onayı ile 2009 senesinden beri yaptığımız kurumsal satış işini tüm portföyü ve gelirleri ile beraber devraldım.

Benim ortaklarımdan ayrıldığım tarih olan Haziran 2012 senesinde henüz network kurmaya başlamamışlar ve yeni oluşturulan işle ilgili tek bir alt bayi kaydı yapmamışlardı. Ben 2012 Haziran’da o şirketten ayrıldıktan hemen sonra, 10 Eylül 2012 günü, Telekom Net’i kurdum ve 14 Eylül 2012 tarihli ve 8153 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde de resmi olarak Telekom Net’in kuruluşu ilan edildi.

Eski ortaklarımla ortak olduğum şirkette beni tek bir networkçünün dahi görmemesinin ve tanımamasının sebebi, o şirket daha network kurmaya başlamadan önce benim o şirketten ayrılmış olmamdır.

Ortaklarım başka bir iş alanını tercih ederken, ben iş hayatında en önem verdiğim konuların başında gelen istikrarımı devam ettirerek, başından beri yaptığım Turknet ile yoluma devam ederek istikrardan taviz vermedim. Bu işe Turknet ile başladım ve hala, neredeyse 8 senedir Turknet ile devam etmekteyim. Bence böyle dev bir firma ile bu kadar uzun zaman çalışmak anlayana güvenilirlik ve istikrar başta olmak üzere çok şey ifade etmektedir ve ben de bununla gurur duyuyorum.

Ben iş ortaklarımın getirdikleri kurumsal müşterileri bugüne kadar sektöründe 20 yıla yakın bir tecrübesi olan, köklü, güvenilir ve başarılı bir firma olan Turknet’e emanet ediyordum.

O halde bu stratejiyi Türkiye’nin bizim sektörde istisnasız önümüzdeki 5 yılına büyük damga vuracak enerji işini de ilave ederek büyütmeliydim. Enerji sektörünü inceledim, Türkiye’de enerji sektöründe büyük 5 dedikleri, 5 enerji devi vardı. Sektör büyük beş ve diğerleri olarak nitelendiriliyordu.

Ben de bu büyük beş içerisinde, zaten yıllardır ekonomi dergilerinin Türkiye’nin en zengin adamı ilan ettikler Finansbank’ın eski sahibi Sayın Hüsnü Özyeğin’in Fiba Holdinginin bir iştiraki olan Fiba Enerji Holding çatısı altındaki CEREAN ENERJİ şirketinin Türkiye Ana Bayiliği’nin aldım. 1897’de kurulan Fiba Grubu’nun resmi internet sitesinde şirketin büyüklüğü şu rakamlarla ifade edilmektedir: 12 Ülkede, 74 şirket, 12.000 çalışan, 18 milyar dolar toplam aktif, 3 milyar dolar öz kaynak.

Aynı telekom sektöründe olduğu gibi enerji sektöründe de köklü, güvenilir ve başarılı bir firmayı iş ortaklarıma sunmanın gururunu yaşıyorum.

Hele hele AB uyum yasaları gereği Ocak 2016’de, yani sadece 1 ay sonra serbest tüketici limiti elektrikte sıfırlanınca bir anda 32.000.000 yeni potansiyel müşteri oluşacak. Bunlar istedikleri yerden elektrik alabilecekler. İşte şimdi enerji işine girmek için mükemmel zaman diye düşünüyorum. Benim gibi bu aşikar fırsatı gören ve Türkiye’nin önde gelen en köklü, güçlü ve başarılı holdinglerinden biri olan Fiba Holding’in arkasında olduğu CEREAN ENERJİ ile bu sektörden kazanç elde etmeyi isteyecek herkesi iş ortağım olabileceği Telekom Net Telekomünikasyon ve Enerji İş Ortaklık Platformu’na bekliyorum.